Quantcast
Channel: Defter
Viewing all 40 articles
Browse latest View live

Yetinmemek - Yazma rutini/2 adım #19

$
0
0

Yazma rutininin en başında küçük hedeflerle başlamanın öneminden bahsettik. Ama bu aşamada minimum hedeflere takılıp kalmamak gerekiyor. Çünkü minimumla yetinmek, özellikle daha fazlasını yapabileceğiniz zamanlarda verimliliğinizin azalmasına neden olabilir. Başka bir işiniz, mutlaka yerine getirmeniz gereken bir göreviniz, bulunmanız gereken bir yer yoksa, daha önce bahsettiğim "biraz daha" tavrını takınmanızı tavsiye ederim. Birkaç dakika daha fazla çalışmak, bir cümle, bir paragraf daha fazla yazmak verimliliğinizin artmasında önemli bir rol oynayabilir.

Günün şarkısı:

Benim gibi yumurta kapıya dayanmadan çalışamayanlara gelsin :) Queen'den Under Pressure


Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: İşe yarıyor mu?

Not: Şarkı önerisi için Defter'in kardeşi Kalem'e teşekkürler :)








Roma - Yazma rutini/2 adım #20

$
0
0

Hepimizin hayatlarında "yazmak" dışında sorumlulukları, görevleri ve zaman ayırmayı sevdiği şeyler var: İşimiz, ailemiz, evimiz, hobilerimiz gibi. Bütün bu sorumluluklar ve değer verdiklerimiz bütün hayatımızı dolduruyor gibi görünebilir, ama istersek her zaman yazmaya zaman ve enerji var. Lift Anthony Trollope'in bütün hayatı boyunca tam zamanlı bir işi olduğunu, ama her sabah 5.30'da kalkıp 3 saat yazarak en çok üreten yazarlardan biri olmayı başardığını söylüyor. Size kimse her gün 3 saat yazmanızı söylemiyor tabii, ama küçük çabaların sarfederseniz sonunda sizi büyük başarıların beklediğini unutmayın. Sadece biraz sabır. Sonuç olarak, Roma da bir günde inşa edilmedi.

Günün sözü:

Söylenmemiş bir hikayenin içinizde yarattığından daha güçlü bir ıstırap yoktur. 
- Maya Angelou

Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: Yavaş yavaş, adım adım...


Not: Ben Temmuz ayı boyunca toplamda 50000 kelime yazmayı hedefleyen Camp NaNoWriMo'ya kaydoldum. Hedef çok yüksek ama denemeye değer. Bana katılmak isteyen var mı?



Zincirler - Yazma rutini/2 adım #21

$
0
0

3. haftayı bitirdik. Zinciri kırmayanlara bravo! Zinciri kıranlar da kutlama yapabilir tabii ki. Ayın başından bu yana başardıklarınıza bakmanız yeter.

Günün sözü:

Yazarlar yazar. Hayalciler [yazmak] hakkında konuşur.
Jerry B. Jenkins

Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: Kutlama ve İçeriğe odaklanma


Yarım - Yazma rutini/2 adım #22

$
0
0

Yazma rutininin 22. adımı, içeriğini geliştirmek isteyenler için bir öneriden oluşuyor. Lift, her şey yolunda giderken ve ne yazmanız gerektiğini bilirken yazdığınız cümleyi, paragrafı, bölümü yarım bırakarak ertesi gün kaldığınız yerden devam etmenizi söylüyor. Düşünceleriniz çalışmayı bıraktığınız süre içinde daha da belirginleşecek, olgunlaşacak, çünkü aradan geçen zaman içinde istemeden de olsa beyniniz o fikir üzerinde çalışmaya devam edecek. Böylece, içerik anlamında daha gelişmiş ve olgunlaşmış bir yazma deneyimi yaşayacaksınız. Bu tavsiyenin yazmaya başlayamayanlar ya da yazacak çok şeyi olup nereden başlayacağını bilemeyenler için de verildiğini de gördüm bir çok kaynakta. Yazdığınızı yarım bırakarak, nerede kaldığınızı bilecek ve ertesi gün üzerine çok düşünmeden tekrar yazmaya başlayabileceksiniz. Ben nedense yazdığımı yarım bırakamıyorum, bu yüzden benim için Lift'in tavsiyesi pek uygun değil ama sizin bu tavsiyeyle ilgili düşüncelerinizi, deneyimlerinizi duymak isterim.

Yazmaya başlayamama problemlerine yönelik olarak kullanılabilecek ve bende daha çok işe yarayan yöntem, daha önce bahsettiğim yazı günlüğü. Bugün ne üzerine çalıştığınızı, ertesi gün ne üzerine çalışacağınızı belirlemek ve bilmek, yazmaya başlamanızı kolaylaştırabilir.

Günün sözü:

Kitaplar benzeri olmayan taşınabilir sihirdir.
- Stephen King

Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: Kutlama ve İçeriğe odaklanma


Ne, nasıl, ne zaman? - Yazma rutini/2 adım #23

$
0
0

İçerik hakkında tavsiyeler devam ediyor. Şimdi plan yapma zamanı. Yazma rutininin bitmesine 7 gün kaldı. Bir kalem ve kağıt alın ve her gün ne yazacağınıza dair plan yapın. Ne yazacaksınız? Nasıl ve ne zaman yazacaksınız? Bunları önceden belirlemek yazmaya başlamak konusunda sizi rahatlacak. Ne yazacağınıza karar vermek konusunda sıkıntı çekiyorsanız etrafınıza biraz daha dikkatli bakmanız yeterli. İsterseniz sadece uzun bir list yapın üzerine yazılması muhtemel konularla ilgili. Mümkün olduğunca uzun bir liste yapın ve hangisi daha kolay yazılabilecek bir konu gibi görünüyorsa onu listenin başına alın. Bu şekilde daha zor ama ilginizi çeken konularla ilgili araştırma yapma ve düşünmeye de zamanınız olacak. Bir süre sonra bu konular da size yazılması kolay konular olarak görünecek. Üstelik her gün ayrı bir konu üzerine yazmanız da gerekmiyor. Geniş bir konu seçerseniz, her gün belirli bir kısmı üzerine çalışabilirsiniz. Böylece kendinizi de motive etmiş olursunuz, çünkü o gün mutlaka çalıştığınız bölümü bitirmek isteyeceksiniz. Yazma konusu ile ilgili olarak ayrıca "Neden ve nasıl yazacağız" başlıklı yazıma da bakmanızı tavsiye ederim.

Günün sözü:

Gözyaşları yazılması gereken kelimelerdir.
- Paulo Coelho

Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: Planlama




Giriş, gelişme, sonuç - Yazma rutini/2 adım #24

$
0
0

Her gün yazmanın alışkanlığı sürdürebilmek için ne kadar önemli olduğunu çok kez tekrar ettik. Her gün hakkında yazacak konu bulmakla ilgili yöntemlerden de bahsettik. Özellikle içerik üretimi konusunda yardımcı olacak başka bir adım da önceden taslaklar çıkarmak. Yazının yapısına, nelerden oluşması gerektiğine önceden karar verirseniz, daha sonra başlıkların, bölümlerin içini doldurmak çok daha kolay olacak. Ben yazma rutinini ilk defa uyguladığımda iki basamaklı bir plan izlemiştim. Birinci basamak fotoğraf, ikincisi mesajdı. Başlıklar rutindeki başlıklarla hemen hemen aynıydı.Bu sefer, biraz daha geliştirerek 5 basamaklı bir plan oluşturdum:

  1. Başlık (Hazırlama sırasına göre 4.)
  2. Fotoğraf (5.)
  3. Mesaj (1.)
  4. Günün sözü (2.)
  5. Yazma rutini/1'e referans (3.)

Bunun gibi bir planı günlük, tarif, film incelemesi, haber, vs. gibi her türde yazınıza uygulayabilirsiniz. Her gün aynı tip yazı yazmıyorsanız ya da daha uzun soluklu ve kapsamlı bir projeniz varsa, bu sefer bütün önemli başlık ve konuları not edip bunlardan bir plan oluşturmak en mantıklısı. Aslında bunu ister istemez yapıyoruz. İlkokuldan beri bildiğimiz ve izlediğimiz yazma planları var. En basiti: Giriş, gelişme, sonuç. Bunun dışında, "tez, antitez, sentez" planı da çok bilinenler arasındadır. Açıkçası bunlar size zaten bilinen ve her zaman yaptığınız şeyler gibi gelebilir ama yazarken bazen atlanıyor ne yazık ki. Girişsiz ya da sonuçsuz o kadar çok yazı var ki. Etkili bir giriş ve sonuç olmadığında iletilmek istenen mesaj, duygu, istek de cılız kalıyor. İleride nasıl etkili giriş ve sonuç yazılır konusunda bir yazı hazırlayabilirim. Sizin bu konuda uyguladığınız reçeteler varsa lütfen paylaşın.

Günün sözü:

Kütüphanelere istediğiniz kadar kilit vurun, düşünce özgürlüğümü kısıtlayabilecek hiçbir kapı, kilit, sürgü yok.
- Virginia Woolf

Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: Taslaklar





Serbest - Yazma rutini/2 adım #25

$
0
0

Yok yok, serbest falan değilsiniz bugün. Zincirleri kırmak yok hala. Ama serbest yazma diye bir teknikten bahsedeceğim. Yabancı kaynaklarda "free-writing" olarak geçen ve 1 ile 10 dakika arasında kısa süreler boyunca aklınızdaki her türlü fikri kağıda ya da bilgisayara aktarmaktan oluşan bir teknik bu. Gramer, noktalama, mantık sırası, düzenleme, vs. gibi hiçbir kaygı olmadan sadece kafanızdaki düşünceleri açığa çıkarmak amaç. Hiç durmadan yazmalısınız, aklınıza bir şey gelmese bile. Böyle zamanlarda "Aklıma bir şey gelmiyor." yazıp devam edin yazmaya. Amaç, kaleminizin kağıtla ya da parmaklarınızın bilgisayarın klavyesiyle kesintisiz temas halinde olması :) Hiçbir şeyi değiştirmek, düzeltmek için durmayın.

İşte serbest yazma için izleyeceğiniz adımlar:
  1. Ne kadar süreyle yazacağınızı belirleyin. Bir, beş ya da on dakika olsun. Amaç yazmaya "ısınmak". Bundan daha fazlasına gerek yok.
  2. Beyaz bir sayfa ya da boş bir ekranla başlayın, alarmınızı kurun. Kağıt ve kalemle yazmanın avantajı düzeltme yapmaya daha az teşvik edici oluşu. Bilgisayarda yazmayı tercih ediyorsanız, Ommwriter, Scrivener, Focuswriter ya da Darkroom gibi ekrandaki her türlü dikkat dağıtıcı öğeyi gizleyen programları kullanabilirsiniz. Bunun haricinde ekranı tamamen karartma da başta rahatsız edici gibi görünse de işe yarıyormuş. Ben deneyenlerin yalancısıyım.
  3. Aklınıza gelen herhangi bir konu ya da çalıştığınız proje hakkında yazmaya başlayın. Zaman bitene kadar durmayın.
  4. Zamanınız bittiğinde yazdıklarınızı okuyun. İçinde mutlaka hoşunuza giden cümleler, ifadeler ya da çalıştığınız konuyla ilgili yeni fikirler olacaktır. Bu ifadeler ya da cümleler üzerine çalışmaya başlayabilirsiniz. 
Günün sözü:

Okumak istediğiniz kitap henüz yazılmamışsa, o zaman mutlaka yazmalısınız.
- Toni Morrison

Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: Sadece yaz



Bakmak ve görmek - Yazma rutini/2 adım #26

$
0
0


Bugünün görevi, bir yazılacak konular listesi oluşturmaya başlamak. Başlamak diyorum, çünkü bugünle sınırlı kalmayacak bu liste. Aklınıza gelen ve hakkında yazmak istediğiniz her türlü konu, her gün beslemeye devam edecek bu listeyi. Kitaplarınız; evinizdeki konuşmalar; çiçekler, böcekler, parklar; çocuklar; bir resim, bir fotoğraf, bir film; bir yemek; hepsi listenizin bir parçası olabilir. Yeter ki sadece bakmayın, görün de. Kısa notlarla bu listeyi geliştirmeyi de unutmayın. Yanınızda taşıyacağınız küçük defterler en büyük yardımcınız.

Günün sözü:

Yalanların [hakim olduğu] zamanlarda doğruyu söylemek devrimci bir harekettir.
- George Orwell

Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: İlham


Not: Bu da benim 100. blog yazım :)






Uyku - Yazma rutini/2 adım #27

$
0
0

Yazın gelmesi ve rutinde sonlara yaklaşıyor olmamız sanırım biraz motivasyonları düşürdü. Sakın şimdi bırakmayın yazmayı. Önümüzde 3 gün daha var, dayanın :)

Bugünün tavsiyesi yatmadan önce yazdıklarınızı okumanız. Ama herhangi bir yazınızı değil, üzerinde daha fazla çalışmanız gereken, ham, düzeltilmemiş yazılarınızı. Düzeltmeye çalışmayın sakın. Sadece okuyun ve uyuyun. Uyku süresince beynimiz çalışmaya devam ediyor. Ham yazılarınızı uyumadan önce okuyarak beyninizi istemeden de olsa düşünceleriniz üzerinde çalışmasını sağlayacak, ertesi güne gerekli içerik ve form değişikliklerini yapmaya hazır olarak uyanacaksınız.

Üniversite yıllarım boyunca, sınavlardan önce notlarımı yatmadan az evvel okumam kafamda daha iyi yer etmesini sağlardı. Yazma rutini/1'den sonra şimdi de yazdıklarım için kullanmaya başladım bu metodu. Yazılarımı hiç kimseye gece göndermemeye çalışıyorum. Her ne kadar düzeltme yapmamak için kendimi çok zor tutuyor olsam da, gece yatmadan sadece bir kere okumaya çalışıyorum yazılarımı. Sabah kalktığımda hem yenilenmiş bir zihin, hem de tazelenmiş fikirlerle düzeltme yapıyorum yazılarımda. Deneyin, faydasını mutlaka göreceksiniz.


Günün sözü:

Hayaller aslında gerçeklerden kaçma yolu değil, onları anlamanın bir yoludur.
- Lloyd Alexander

Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: Yatmadan önce...



Uyur uyanık - Yazma rutini/2 adım #28

$
0
0

Sabah uyandığınızda hemen yatağınızdan kalkmayın ve 10-15 dakika o gün yapacaklarınız/yazacaklarınız üzerine düşünün diyor Lift. Bu uyur uyanık evrede yazacaklarınızı düşünmeniz, gün boyunca motivasyonunuzu artırmanızı sağlayacak, odaklanmanız da kolaylaşacak. Bunu daha da kolaylaştırmanın yolu ise başucunuzda çalıştığınız projelerin notlarının bulunduğu bir defter ya da yazacaklarınızı planladığınız bir ajanda bulundurmak. Sabah kalktığınızda bu deftere/ajandaya bakarak kendinize yapacaklarınızı hatırlatabilirsiniz. Denediğimde çok şaşırdım, çünkü işe yarıyor bu yöntem, tavsiye ederim.

Ben bugün daha önce bahsettiğim "Sus ve Yaz" toplantılarından birine katılacağım ve tezim üzerinde çalışacağım. Siz bugün ne yazacaksınız?


Günün şarkısı:

Bugünün yazmak için çok güzel bir gün olduğunu düşünen ve ellerinden kayıt gitmesine izin vermeyenlere U2'dan Beautiful day:



Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: Alfa evresi







Ne tarih, ne de insanlık - Yazma rutini/2 adım #29

$
0
0




Okumanın yazmak için ne kadar önemli olduğunu tekrar tekrar söylemeye gerek yok sanırım. Ama bir yazar için, hangi türde yazıyor olursa olsun yazmak hakkında okumak da önemli. Yazma rutini/1'de sık sık önerdiğim Stephen King'in On Writing and Anne Lamott'un Bird by Bird kitapları benim için vazgeçilmez. Bu aralar içinde her haftaya özel egzersizlerin de bulunduğu Patricia Goodson'ın Becoming an Academic Writer kitabını okuyorum. Daha doğrusu çalışıyorum kitabı. Sizin Türkçe kitap önerilerinizi de duymak isterim. 

Ayrıca, yazmak istediğiniz türde ve stilde okumanın kendi stilinizi geliştirmekteki öneminden de bahsetmiştim. Ne ve nasıl yazmak istiyorsanız o yönde seçimler yapın okuma listenizde :) Eğer yaz boyunca kendinizi kitaba doyurmak istiyorsanız Pinuccia'nın kitapları'nın yaz okuma şenliği tam size göre. Temmuz ayı boyunca yazma kampına gireceğim için ben şimdilik yokum, ama Ağustos ayına enerjim kalır ve yazma hedeflerime büyük ölçüde ulaşmışsam, ben de katılacağım.

Bu arada, yazma kampındaki kelime hedefime gün be gün ne kadar yaklaştığımı takip edebilmeniz için bloga Yazma Kampı Temmuz 2014 sayfası ekledim. Yazdığım kelime sayısını her gün burada güncelleyeceğim. Arada bir yorum bırakarak beni teşvik ederseniz sevinirim.

Günün Sözü:

"Kelimeler, yazı ve kitaplar olmadan ne tarih, ne de insanlık olurdu."
- Hermann Hesse


Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: Okumak ve Değerlendirme



Karne zamanı - Yazma rutini/2 adım #30

$
0
0

Bugün rutinin son günü ve karne zamanı: Neler işe yaradı? Neler yaramadı? Neler değişmeli? Neler devam etmeli?

1. Bu sefer daha fazla istek ve motivasyonum vardı programı tamamlamak için. Bunda tabii ki bana eşlik eden, arada bir yorum bırakan, yalnız bırakmayan sizlerin de etkisi büyük. Zincir kırılmadı bu sefer! Mutluyum, gururluyum. :)

2. Tezimde istediğim kadar ilerleme kaydedemedim ne yazık ki. Bu nedenle sanal yazma kampına dahil olup, "aşırı içip komaya girme" olarak tanımlayabileceğimiz "binge drinking"e atıfla ben de "binge writing" yani "aşırı yazıp komaya girme"ye karar verdim :) Şaka tabii ki. Komaya girmeye gerek yok, ama günde en az 10 saat çalışma beni bekliyor olacak. Bu tez bitecek!

3. Stratejilerden hala favorilerim bir gece önceden ne yazacağımı planlamak, ham yazılarımı yine gece yatmadan okumak ve sabahına düzeltme yapmak ve yataktan kalkmadan o gün yapacaklarıma/yazacaklarıma odaklanmak. Bunun dışında o gün içindeki yazma hedeflerimi sabah birileriyle paylaştığımda daha da motive oluyorum.

4. Mekan olarak hala ev iyi bir çalışma ortamı sağlamıyor benim için. Kütüphane her zaman daha teşvik edici. Bunun dışında, bu ayın keşfi "Sus ve Yaz" toplantıları. Çalıştığımız café'yi çok beğendim, gerçekten iyi bir yazma ortamı var. Toplantıların dışında da "Tebdil-i mekanda ferahlık vardır." diyerek arada bir orada çalışmayı düşünüyorum.

5. Defter ve kalemler hala en iyi arkadaşlarım.

6. Günü ikiye ayırmanın iyi bir fikir olduğunu düşünmeye başladım. Sabahları fikir üretmeyi gerektiren işleri yapıp düzeltmeleri daha yorgun hissettiğim öğleden sonraya bırakmayı deneyeceğim. Alın size yeni bir strateji.

7. Günün sözü, şarkısı, hikayesi bazılarınıza yazdıklarında ilham verdi, bazılarınızı motive etti. Bu kısmı rutine eklediğim için mutluyum. Sonlara doğru motivasyonun azaldığını hissettim. Umarım yanılıyorumdur ve siz rutine devam etmişsinizdir.

8. Yazma rutinini bir gün gelir de tekrarlayacak olursam bence sıralamada değişiklik yapılmalı. Sonralara doğru kolaylaştırıcı ve içerikle ilgili stratejiler yoğunlaşıyor. Bunlar 30 güne yayılmalı. Çünkü bu şekliyle tüm stratejileri hakkıyla deneyemiyorsunuz. En azından ben öyle hissettim.

Siz yazma rutini hakkında ne düşündünüz? Faydasını gördünüz mü? Hangi stratejileri uyguladınız? Neleri gereksiz buldunuz? Benimle düşüncelerinizi yorum bırakarak paylaşırsanız gerçekten çok sevinirim.

Bana eşlik edenler olmasa bu ay çok daha zor geçerdi. Sizlerden de çok şey öğrendim, çok teşekkür ederim. Bu arada, yazma kampı boyunca halimi hatırımı sorarsanız eminim motivasyonum daha da artacak. Güncellemeleri yazma kampı sayfasına her gün koyacağım, yorum bırakmayı unutmayın.

Hepimize yıldızlı pekiyi!

Görüşmek üzere,

Defter

Günün Sözü: 

Yazmanın amacı, zengin ya da meşhur olmak, flört etmek, geceyi birileriyle geçirmek ya da arkadaş edinmek değil. Aslında yazmanın amacı, yazdıklarınızla okuyanların hayatını zenginleştirmek. Sizinkini de tabii ki. Yazmak; uyanmak, iyileşmek, üstesinden gelmek demek. Mutlu olmak demek.
- Stephen King

Yazma rutini/1'de ne yazmışım merak ederseniz: Okumak ve Değerlendirme

Koşmak ve alışkanlıklar...

$
0
0
Daha önce hangi alışkanlık olursa olsun yöntemin benzer olduğundan ve koşmak ve yazmak arasındaki benzerliklerden bahsetmiştim. Frugal Beautiful'un bu yazısında göreceğiniz üzere, hayatı boyunca hiç koşmamış biri yarı maraton koşabiliyorsa biz de hayatımız boyunca hiç yazmamış olsak bile bir kitap, hikaye, tez, deneme yazabiliriz. Tavsiyeler ve yöntemler yazma rutinindekilerle aynı.

Konferansa gitmiştim ama döndüm ve yazma kampına bugün itibariyle devam ediyorum.  Bir haftalık aradan sonra yine yazmaya başlamak zor olacak ama imkansız değil. Yazmaya devam!

Yaz(a)mama halleri ve Ispanaklı Tart

$
0
0
Yazma kampı başladığından beri bazı günler performansımın tavan yaptığını, ama çoğu zaman bir kelime bile yazamadığımı farkettiniz mi? Yazma rutininden hemen sonra kampa başladığım için yorgun oluşum, araya konferans girmesi, konferansın yorgunluğunun da üstüne binmesi ile bu ayı gerçekten çok verimsiz geçiriyorum. Bir tatile ihtiyacım var ama henüz o tatil zamanı gelmedi. Üstelik tatile kadar yapılacak/yazılacak binlerce şey var... Umarım enerjimi toplayıp motivasyonumu da yükselterek bir şekilde yakalayacağım eski ritmimi.

Bu arada başka şeyler yazarak telafi etmemeye çalışıyorum. Bloga yazarsam sanki bir şeyler yazmış olmanın rahatlığıyla tezi boş verecek, daha da erteleyecekmişim gibi geliyor. Bu yüzden bu ay neredeyse hiç bir şey paylaşmadım. Halbuki bir sürü taslak var bekleyen. Instagram'da da motivasyon mesajları yayınlıyor olmam ondan. Sadece kütüphaneye giderken bana eşlik eden sefer taslarını Tumblr'a koymaya çalışıyorum bu aralar. O da fotoğraf çekmeyi unutmazsam. Bir silkinip kendini bulma zamanı geldi de geçiyor. Bu nedenle belki faydası olur diye bir tarifle bloga dönüş yapmanın zamanı geldi diye düşündüm. Bakalım işe yarayacak mı?


Dün akşam yemeğinde ıspanaklı tart vardı. Hazırlarken aklıma bu tartı ilk yapışım geldi. Yüksek lisans mezuniyetim için kardeşim gelmişti Türkiye'den. Tabii ki sadece törene katılıp dönse olmazdı, İsviçre'yi de gezdik beraber. Yolculuklarımızda soğuk da yenebilecek şeyler alırdık hep yanımıza hem ekonomik olsun, hem de çok zaman kaybetmeyelim, daha fazla yer görebilelim diye. Ispanaklı tart yaptım bir seferinde. Aceleye ve acemiliğime geldi. Tadı, görünüşü tam bir felaketti. Hatta o kadar kötüydü ki, kardeşimin gözünü ve burnunu kapatıp yemeye çalışması gözlerimin önünden gitmez :) Tabii o zamanlardan bu zamanlara köprülerin altından çok sular geçti, ben bir çok kez tart, kiş yaptım. Kendimi geliştirdim, hatalarımdan ders aldım. Bu tarif "ustalık"ürünü diyelim. Test edildi, evimizin Fransız sakini tarafından onaylandı. Kardeşim bunun görüntüsü hakkında ne söyleyecek bilmiyorum, umarım ilkinin yarattığı travmanın üstesinden gelmesine faydası dokunur. :) İşte tarif:

Malzemeler:

  • Soğan
  • Dondurulmuş ıspanak (Mevsimi olsa ve tazesi bulunsa tabii ki daha güzel olur.)
  • Çiğ krema
  • Yumurta
  • Beyaz peynir
  • Dolmalık fıstık
  • Zeytinyağı
  • Tuz
  • Karabiber
  • Muskat rendesi
  • Kırmızı biber
  • Sarımsak tozu
  • Milföy

Yapılışı:
  1. Soğanı yemeklik doğrayın ve zeytinyağında kavurun.
  2. Ispanakları ekleyin.
  3. Ispanaklar suyunu çekince ocağın altını kapatıp kremayı ekleyin ve soğumaya bırakın.
  4. Karışım soğuyunca içine büyüklü küçüklü doğradığınız peyniri, dolmalık fıstıkları, baharatları ve 2 yumurtayı ilave edip karıştırın.
  5. Milföyleri birleştirerek kullanacağınız kabın büyüklüğünde bir hamur elde edin ve tercihen öncesinde yağlı kağıt serdiğiniz kaba yerleştirin.
  6. Üzerine karışımı dokun.
  7. 200°C'de önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarana dek pişirin.
Notlar:
  1. İsterseniz kendiniz hazırlayacağınız bir tart hamuru da kullanabilirsiniz. Burada milföy tart hamurları hazır satılıyor, ben onlardan kullandım.
  2. Miktarı kremayı sevip sevmediğinize, malzemeleri kalın isteyip istemediğinize göre ayarlayabilirsiniz. Pişirme süreniz de ona göre değişecek. Ben 1 soğan, 300 gr. ıspanak, 1 kutudan biraz az çiğ krema kullandım. 
  3. Yağlı kağıt pişirme kabından tartı kırmadan çıkarmanıza yarıyor. 
  4. Soğan ve ıspanak yerine başka sebzeler kullanarak da bu tartı hazırlayabileceğinizi söylemeye gerek yok heralde...
  5. Bu tart sabah hazırladığım sefer tasında da yerini aldı :)





Daha çok okumak için 13 tavsiye


Yolculuğa çıktığınızda...

$
0
0
...her gün kendinize bir kart atın ve nerede olduğunuzu ve o gün neler yaptığınızı yazın. Sonra eve dönüşünüzde, o kartları birleştirerek bir gezi günlüğü oluşturun. Bu günlüğü pullar, fotoğraflar ve o yere dair düşüncelerinizle tamamlayın. Ne güzel fikir değil mi? Hem gezi anılarınız taptaze kalır, hem de her gün yazmaya devam etmiş olursunuz. :) Bir taşla iki kuş... :)

Bir defter hikayesi #1 - Scripta defter ve Cornell not alma metodu

$
0
0
Mürekkep Faresi yazma rutini sırasında benden defter tanıtım yazısı istemişti. Ben de tanıtımı, yazma metodları ile birleştirebileceğim bir format düşündüm. İlk olarak Scripta defter ve bu defteri nasıl kullandığımla başlamaya karar verdim.



Scripta markalı bu defteri New York'ta başı boş gezerken girdiğim bir kitapçıdan aldım. Birbirinden güzel bir yığın defterle beraber indirimli ürünler kolisinde duruyordu. Karıştırdım, karıştırdım ve bu koyu gül kurusu renkte karar kıldım. Diğer defterlerimin bitmesini beklemeden hemen yazmak istedim tabii bu deftere de. ABD'ye de konferansa gittiğim için "konferans defteri" olarak kullanmaya karar verdim bu defteri.


Içini açtığımda gördüm ki sadece sağdaki sayfa çizgili, soldaki sayfa çizgisiz. Sayfalar ince ve mürekkebi hemen emiyor. Ancak yaprağın arkasına geçirmiyor ya da karşı sayfaya bulaştırmıyor. Tek problemi, yazdıklarınızın sayfanın arkasından görünmesi, gölgeleme yapması. 192 sayfalık bu defterin boyutları 22 x 14,5 cm. Yapay deriye benzeyen sert ciltli bir kapağı var. Defterin ayrıca mavi kurdeleden bir ayracı ve çantanızda açılmaması için bir de lastiği bulunuyor.

 

Bu defterin sevdiğim özelliklerinden biri, arka kapağında körüklü bir cebi olması. Konferans defteri olarak kullandığım için bu cep gerçekten çok işe yarıyor. Tanıştığım kimseler kartivizitlerini de verirlerse bu cepte saklıyorum konferans boyunca. Bunun dışında her türlü küçük kağıdı taşımak ve saklamak için yeterince geniş. Defterlerinizde böyle bir cep olmasa bile Kalem treni buna bir çözüm bulmuş, genişletilebilir cep yapımını Kalem Treni blogundanöğrenebilirsiniz.

Peki bu defteri nasıl kullanıyorum? 

Ben çizgisiz olduğu ve gölgeleme yaptığı için soldaki sayfaya yazmayı sevmedim ve bu kısmı kullanmıyorum. Daha doğrusu, normal bir deftere yazarmış gibi kullanmıyorum. Konferanslarda not alırken Cornell not alma metodunu uyguluyorum ve bu defteri de o şekilde organize ettim.


Cornell metoduna göre, bir ders, konferans, toplantı sırasında not alırken sayfayı üçe ayırıyorsunuz. Yukarıdaki şekildeki birinci bölüm, her zaman aldığınız şekliyle notları yazdığınız kısım. Buraya kısa cümleler halinde ve mümkün olduğunca detaylı bir şekilde notları yazıyorsunuz. İkinci bölüm, konuşma, ders, toplantı, vs. bittikten sonra sorularınızı, anahtar kelimeleri, grafik, şekil, tablo gibi hatırlamanızı kolaylaştıracak elemanları yazdığınız bölüm. Gerektiğinde oklar çıkararak bu hatırlatıcı öğeleri notlarla bağlayabilirsiniz. Üçüncü bölüm ise özet için kullanılacak. Bu bölüme kendi cümlelerinizle ana düşünceyi yazıyorsunuz. 

Scripta defterde bu metodu uygularken, sağdaki sayfaya notlarımı alıyorum. Sunum sonunda, soldaki sayfayı ikiye ayırıyorum. Soldaki sayfanın sağına Cornell metodunun ikinci bölümünde bulunan soru, anahtar kelime, araştırılacak/düşünülecek önemli konseptler ve bakmam gereken referansları ve yazarları yazıyorum. En soldaki kısma ise özeti ve mutlaka hatırlamam gereken fikirleri not alıyorum.


Cornell metodu, kısa süreler içinde sınav notları hazırlamak isteyenler için ideal. Ayrıca çalışma hayatına da uyarlamak mümkün. Bunun için, birinci bölüme toplantı notlarınızı, ikinci bölüme alınan kararları, üçüncü bölüme de toplantı sonunda yapılması gerekenleri yazabilirsiniz. Kitap, gezi, ürün tanıtım ve değerlendirme yazılarınızı hazırlarken planlama yapmanızda ve taslak oluşturmanızda da yardımcı olacağını düşünüyorum.

Sizin kendi geliştirdiğiniz not alma yöntemleri var mı?

Bir defter hikayesi #2 - Tarif defteri

$
0
0
Bir baktım Ağustos ayı bitivermiş, benim yeni yazı yazma planlarım tatil ve hastalık nedeniyle suya düşüvermiş. Instagram'dan blog yazısı hazırladığımı görmüş ve yazı bir türlü gelmeyince merak etmiş olabilirsiniz. Nedenini rehavet olarak özetleyelim ve yazımıza geçelim.


Bu yazı bir tanıtım yazısı değil, bir defter hikayesi. Bu bloga başladığımda aslında ne kadar çok defterim olduğunu ve bu defterlerin çoğunu benim almadığımı fark ettim. Evet, defterlerimin çoğu hediye. Arkadaşlarım sanırım benim defter ve yazma sevgimi benden önce fark etmişler. İşin ilginç tarafı ise bu arkadaşlarımın birbirinden tamamen habersiz olması. Yani, nereye gidersem gideyim benimle tanışan kişilere yazma isteğimi ve sevgimi yansıtıyorum herhalde.

Bu sefer size bu hediye defterlerden birinden bahsedeceğim. Fotoğraflarda sıkça gördüğünüz bu turuncu deri kapaklı, zilli defterden.

İsviçre'ye öğrenci olarak ilk geldiğimde bir öğrenci yurdunda kalmaya başladım. Herkesin ayrı bir odası vardı ama mutfağımız ortaktı. Dezavantajları çok olsa da mutfağın ortak olması, bizim yeni arkadaşlar edinmemize, kaynaşmamıza ve yabancı öğrenciler olarak "yalnız" olduğumuz bu ülkede yalnızlığımızı bir nebze de olsa gidermemize yardımcı oluyordu.
İlk senemde o mutfak sayesinde bir çok yeni arkadaş edindim ve bu arkadaşlıklar ne mutlu ki yollarımız şu anda ayrı olsa da devam ediyor. Ortak mutfağımız sayesinde başka ülkelerin mutfaklarını, kültürlerini, insanlarını tanıma fırsatım oldu. İlk yılın sonunda yurttan ayrılan arkadaşlarımdan birinin hediyesi bu defter.

Hediye eden arkadaşım pasta yapmayı çok sever. Arkadaş grubumuzdan birinin doğum günü varsa pastayı hep o hazırlardı. Beraber bir çok kere pasta yaptık, ondan çok şey öğrendim. Ve arkadaşım yurttan ayrılırken bu defteri hediye etti bana. Ama hediye ettiği sadece bir defter değildi. İçine beraber yaptığımız ya da onun bize yaptığı ve bizim çok beğendiğimiz tarifleri ve yemek yapma ile ilgili sözler de yazmıştı. Elime alıp da sayfalarını karıştırdığımda duyduğum sevinci anlatmam mümkün değil. Arkadaşım ayrılıyor olabilirdi, ama bana beraber geçirdiğimiz anları her zaman canlı tutacak ve yanımdan ayırmayacağım bir hediye vermişti.


Evet, bu defter benim tarif defterim oldu. İnternette her türlü zevke hitap eden, nerede olursanız olun ulaşabileceğiniz, sayısız yemek blogu var ve belki de artık kimse tarif defteri tutmuyor. Ama ben hala beğendiğim yemekleri, tarifleri not ediyorum. Defterimi her açışımda arkadaşımı anmam da cabası.

Defterler başlı başına güzel hediyeler zaten, ama hediye edeceğiniz kişi ve onunla ilişkinizi düşünerek özelleştirirseniz bu onları bin kat daha güzelleştiriyor bence. Defterler boş kalmasın, ama mutlaka hikayeleri de olsun :)


"Sefer tası savaşçıları"

$
0
0
Okullar açıldı kimileri için, kimileri için açılacak. Üniversitede şanslı bir öğrenciydim, çünkü okulumun yemekhanesi ucuz ve güzel yemekleri ile ünlü bir yemekhaneydi. Ama şimdilerde ofisim olmadığı ve zamanımın büyük bir kısmını kütüphanelerde geçirdiğim için öğle yemekleri başlı başına bir sıkıntı. Her gün kafeteryalardan sandwich ve benzeri şeyler yemek hem cebe, hem de sağlığa zararlı. Bu yüzden bir süredir sefer tası yapıyorum. Onun da içine ne koyacağınız, nasıl taşıyacağınız, sağlıklı öğünler hazırlamak isteyenler için başlı başına bir uğraş. Ben de yemeklerimi biraz daha çeşitlendirmek ve daha sağlıklı hale getirmek için 15 Eylül'de başlayacak olan Nourish Real Food'un 30 gün boyunca Sefer tası yapma programına (30-Day Lunchbox Building Challenge) katılmaya karar verdim. Her zaman gittiğim kütüphane 21 Eylül'e kadar kapalı, ama uygun kütüphane arayışlarım devam ediyor. Bu yüzden, 21 Eylül'e kadar her gün yapamasam da kalan 3 hafta boyunca her hafta en az 4 sefer tası yapacağım kendime. Tabii Nourish Real Food'un kurallarına ve önerilerine de uyarak. Türkiye'de esnaf lokantaları gibi bir olgu olduğu için hem ucuz, hem de çeşitli yemek seçeneklerine ulaşmak mümkün, ama ne kadar sağlıklı ve belirli beslenme şekillerine uygun, orası tartışılır. O yüzden, okula ya da işe kendi hazırladığı yemekleri götürmek ve programa katılmak isteyen ya da benim ihtiyacım yok ama bir göz atmak isterim diyen olursa Nourish Real Food'un email listesine ya da bu program için kurduğu Facebook grubunaüye olabilirsiniz. Hatta yarına kadar Amazon üzerinden ücretsiz olarak Kindle kitabına da sahip olabilirsiniz. Benim sefer taslarım ise Tumblr adresimde olacak. :)


"Şüphesiz ki cennet,...

$
0
0
... devasa bir kütüphaneden ibaret."
- Gaston Bachelard


Viewing all 40 articles
Browse latest View live